CHP'nin yerel seçimde birinci parti çıkmasının genel siyaseti ne kadar etkileyeceği henüz bilinmese de CHP içi siyaseti derinden etkilediği çok açık. Bunu da CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in söyleminde ve değişiminde görmek mümkün.
Seçim akşamından itibaren CHP içinde ve çevresinde bambaşka bir Özel rüzgârı esiyor. Hakkını teslim edelim, seçim sonrası yaptığı açıklamalar ve değerlendirmelerle herkesin ezberini bozdu. Sonuçlar kadar Özel'in seçim sonrası siyasi yaklaşımları da şaşırttı. Bu yüzden daha ilk günden itibaren "eşbaşkanlık" unutuldu, CHP siyasetinin merkezi de İstanbul'dan Ankara'ya kaydı. Bu durum kurultay sonrası o çok konuşulan ve biraz da kabullenilen "Genel Başkan Ankara'da, lider İstanbul'da" tezini de çürüttü. Bu yeni durum doğal olarak en çok da İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ruh durumunu etkiledi. Herhalde bu yüzden olacak şu sıralarda CHP çevresinde en çok şu tez seslendiriliyor: "CHP'de İmamoğlu vesayeti bitti."
Bu da parti içi siyasi rekabet mi yaratır yoksa siyasi operasyonlara mı yol açar bilinmez ama şu biliniyor: Özgür Özel hem güçlü görünüyor hem de farklı siyasi yaklaşımıyla "hâkim" bir genel başkan portresi çiziyor. Bir anlamda geçmişin o bağırıp çağıran, uçlara savrulan grup başkanvekili Özel gitmiş, yerine makulü arayan, atacağı her adımı hesap eden bir siyasetçi gelmiş.
Bunun ilk adımını da Sabah yazarı Yavuz Ağabey'e (Donat'a) verdiği röportajla attı. Başkan Erdoğan'la görüşeceğini belirterek şöyle diyordu: "İlk adımı ben atacağım..."
Her seçim sonrası "meşruiyet" tartışması açan, yer yer ağır konuşan Kılıçdaroğlu'yla kıyaslanmayacak kadar yeni ve farklı bir yaklaşım bu. Özel artık siyasetin merkezinde ve yeni bir siyaset diline sahip. Bu arada "Eski hastalıkları terk edersek iktidara gideriz" hatırlatması yaptıktan sonra İmamoğlu ve Yavaş'ı da "kibarca" uyarmayı ihmal etmiyor: "Şu anda takımda iki forvet var... Biri Mansur Yavaş, diğeri Ekrem İmamoğlu... Ama birçok yeni figür de parlıyor."
Bu süreci ilgiyle izleyen CHP'liler de diğer siyasi merkezler de şu sorunun cevabını merak ediyor: CHP gibi hâlâ "tek tipçi kodlara" sahip statükocu bir partide Özel bu yeni siyasi söylemini daha ne kadar sürdürebilir?
CHP SİYASETİNİN OLMAZSA OLMAZI
Önceki gün bu açıdan Özel'in dikkat çeken ve eski dönemle kıyaslanmayacak bir yaklaşımına daha tanık olduk. Yeni seçilen belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda çok uzun ve ayrıntılı bir konuşma yaptı. Gerçi temel politikalara ve sorunlu alanlara girmedi ama daha önce de yaptığı bir açıklamayı yeni siyasi aktörler karşısında çok daha net ve açık anlattı:
"Biz bu ülkede ana muhalefet partisiyiz, şimdilik, milletimiz yeni bir görev verene kadar. Ama bu topraklardan çıktığımızda, Kıbrıs Cumhurbaşkanı'na da söyledim, Sayın Aliyev'e de yazdım. Sosyalist Enternasyonal'de başkan yardımcısı seçildiğimde yaptığım konuşmada da söyledim. Biz bu ülkede ana muhalefet partisiyiz. Yurtdışına çıktığımızda Türkiye'nin partisiyiz. CHP'nin yetkinlikleriyle, siyasi akrabalıklarıyla, etki alanlarıyla, liyakatli kadrolarıyla, bu ülkenin dış politikasına da iç politikasına da ekonomisine de yapabileceği katkıları, açıklıkla paylaşmak, bu milletin yararına sunmak, o hizmeti yapmak, görünür kılmak bizim yeni süreçte yeni siyasi hattımızın olmazsa olmazlarıdır."
Nereden nereye... Özel'in bu sözleriyle her yurtdışına çıkışta Türkiye'yi yabancılara şikâyet eden Kılıçdaroğlu'nu düşünün. Arada uçurum var.
O uçurumun bir benzeri de Özel'i bekliyor. Bu da DEM Parti'yle ilişkide gizli. Onu da bir sonraki yazıda ele alalım.